1 Nisan 2009 Çarşamba

TEK BOYUT

Yeni bir eleman işe aldım.
Farkındayım beni gözlemliyor kaç gündür. En sonunda dayanamadı ve patladı;
- Bilgen Hanım siz ne garip bir insansınız öyle. Aslında ne düşünüyorsunuz, neye inanıyorsunuz, kimdensiniz anlayamıyorum, dedi

Ee çocuk haklı tabi, günümüzde insanlar öyle bir duruma geldiler ki, ya siyahlar ya beyaz. Oysa bize insanlar gridir diye öğretildi. İlla da ayırmak istiyorsan koyu veya açık gri diyebilirsin.

Bizim büyüdüğümüz yerde, evin hem mini etek giyen kızı, hem de başörtülü kızı olabiliyordu. İnsanlar hem Hz.Muhammed’i hem de Atatürk’ü sevebiliyorlardı. Kuran kursundan çıktıktan sonra, gideceğin tatil için kıyafet bakabiliyordun. Yatsıdan sonra içmeye gidilebiliyor, içmeyene ters ters bakılmıyor, içen kâfir olmuyordu.

Her güzel olayda Allah’ın adı anılsın diye önce Yasin okunuyor, sonra başörtü kalçaya bağlanıp göbek atılıyordu. 7 kuşak akrabaya nikâh geçmiyor, okulu bitmeyen kız daha sübyan sayılıyordu.

Ne “onlar dinci” diye bir cümle vardı, ne de “bunlar kâfir” .

İşte bu yüzden ben, herkesi olduğu gibi sevmeyi öğrendim. İbadetimi yapmam gerektiğini ama bunu insanın gözüne sokmamayı öğrendim. Hep “yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü” dedim. Cumaları salâvat getirerek dolaşan ben, “bugün hava güzel, Yelken’e gidip, yosun kokusuna anason kokusunu karıştıralım” diyorum diye çocuğun aklı karışıyor.

Ah zavallı yeni nesiller, sizleri nasılda tek boyutlu yetiştiriyorlar…

Bilgen,kendiniseçemiyorsun

Not: Hava güzel ya, şimdi Yelken Kulübünde olup, ılık rüzgar eşliğinde kalamar yemek vardı.

Hiç yorum yok: