26 Kasım 2008 Çarşamba

Teşekkürler

Ben dedim ama gitmeyelim diye.

Eşten dosttan duydum, evli hatunlar için değilmiş o film diye.

Çok ağlatıyormuş, kocana dua ettirtiyormuş diye…

Ya üzgün bir günümdeydim ya da aşk acısını hatırlayınca çoştum.

Ne çok ağladım Yarabbi…

Önce Çağan’a, sonra da kuzenime teşekkür ediyorum, acıtarak da olsa kalbimin yerini hatırlattırdıkları için.

Bilgen,aşkbukadaracıtıyormuydu

24 Kasım 2008 Pazartesi

Örrtmenim Canım Benim

Ben ilkokul öğretmenimi hiç sevmezdim.

Ara sıra görürüm ve hâlâ da sevmem.

Belki o sebepledir ki öğretmenler günü bende hiçbir his uyandırmaz.

Oysa her sabah Elif’i okuluna bıraktığımda, öğretmenine koşarak gittiğini görüyorum. Ona sımsıkı sarılıyor ve bana el sallıyor. Okula o sabah ağlayarak gittiyse bile, Gülşah Hanım’ı görünce hemen ona koşuyor, başını onun boynuna gömüyor ve ona ağlama sebebi ile ilgili uydurduğu hikâyeleri anlatarak uzaklaşıyorlar yanımdan.

Babamın da böyle bir edebiyat öğretmeni vardır. Daha geçen yıl bile kendilerini evimize davet etmiştik. İstanbul’da oturmalarına rağmen, babam kendisini ziyarete gider.

Düşünüyorum da geçmişimde beni bu kadar derinden etkileyecek bir öğretmenimin olmaması sanırım benim makûs kaderim.

Ama benim dışımda birçok insanda derin izler bırakmış olan bu meslek gurubu karşısında saygı ile eğiliyor, ellerinizden öpüyorum.

Bilgen,tekrakibimgülşahöğretmen

20 Kasım 2008 Perşembe

Hala Küfretmiyorum...

Ne zaman feysbuka girsem, illa biri ya bir resim, ya bir etkinlik eklemiş oluyor.

Kendime bakıyorum ne zamandır ne bir etkinlik yapmışım, ne albüm oluşturacak bir seyahate katılmışım, ne biri evlenmiş, ne biri ölmüş, ne biri doğmuş.

Offf offf bu aralar ne kadar sıkıcı hayatım yaaaaaa.

Dün kuzenimle buluştuk. Lafta sinemaya gidelim dedik. Amanıııınnnn, gişelerin önünde bir kuyruk, kuyruğun yaş ortalaması 18. Filmin saatine kadar sıra gelmedi ya. Neymiş genç Türkselli günüymüş. Ahhh ahh, biz olduk kurumsal, işteselli.

Biz de yaşımızın verdiği olgunlukla, gittik gaveee içtik. J

Bir şeyler yapalım dedik durduk ama yapacak bir şey de bulamadık.

Bileniniz var mı, İzmit’te akşamları ne yapılır?

Bilgen,bugüncanımçoksıkkıngetirinbütünçikolataları

Aytül Akal

Aslında İzmit’i bende sevmiyorum.

Ama insanlar sürekli söylendiklerinde bana (ki ne İzmit’i ben kurdum ne de belediye başkanı filanım) çocukları götürecek yer yok, eğlenecek yer yok filan diye otomatikman savunmaya geçiyorum.

Benim gibi insanlar bir şikâyet duyduklarında hemen onu ortadan kaldırmaya çalışır. Bakınız benim yaptıklarım J

Kuzenim de böyle. Veliler etkinlik yok İzmit’te gibi cümleler kurunca hemen bir etkinlik oluşturmuş ve Aytül Akal’ı kitaplarını imzalasın diye İzmit’e davet etmiş.

Aytül Akal, kim mi? Çocuğu olanlar bilir J

Etkinliğe her yaş çocuk dahil.

Alın evladınızı cumartesi günü gidin Yunus Alışveriş Merkezi’ne (Dolphine Center). Yavrucak da yazar görsün, sohbet etsin, etraftaki çocuklarla kaynaşsın.

Ne demişler,

Karanlığa küfredeceğine, bir mum yak.

Bilgen,bugünçokenerjiyim

19 Kasım 2008 Çarşamba

Hiç Çalışasım Yoookk

Geçen hafta dükkâna bir arkadaşım geldi ve çıkışa kadar kaldı. Çıkışta ben dükkânı kitlerken ona döndüm dedim ki,

- Her ne kadar kriz, maddi sıkıntı var ve ben şuan sabit ücretli olmak istiyor olsam da, insanın kendi dükkanın kapısını kitleyip, duasını okumak kadar keyifli bir şey yok.

Ve dün de kafeye, bir gurup arkadaşım geldi. Hoş bizim öğlenlerimiz zaten dost ziyareti gibi oluyor, çünkü müşterimiz artık müdavimlerimiz olduğundan, arkadaş olduk onlarla. Canları sıkkın olduğunda dertleşiyoruz, birbirimize yemek tarifleri veriyoruz; keyifli geçiyor yani öğlenler.

Dün dostlar da gelince epey bir oyalandım kafede. Zaman nasıl geçti bilemedim valla, tabii poliklinikteki işler de aksadı.

Bugün de pek çalışasım yok benim. Kafedeki kaloriferin yanındaki masaya oturup, gelenleri seyretmek istiyorum.

Dostlarla sohbet havasındayım bugün, elimde ince belli çay bardağım ile, belki masanın üzerinde yalancı profiterolden bir tabak, iki yudum çay arasında bir çatal atmak için.

Yok yok hiç çalışasım yok benim bugün, hadi gelin, iki çatal yaprak sarma atarız ağzımıza…

Bilgen,sanadeğilyemeğegelirizdiyenlereiştemenü


BUGÜN NE YESEM
SICACIIIKK ÇORBALAR
Yayla Çorbası ………. 3 YTL
Domates Çorbası ………. 3YTL

ANA YEMEK
Etli Yaprak Sarma ….. … . 6 YTL
Tavuk Sarma ……….6 YTL
Izgara Köfte …………… 6 YTL

AÇIK BÜFE ZEYTİNYAĞLI:
Zy Sarma, Tazefasulye Salatası,
Barbunya, ZY. Pırasa,
Yoğurtlu Ispanak Kavurma
Karnabahar Kızartması
Zeytinyağlılar (tabak) …….….. 5 YTL
Zeytinyağlılar (kilo) …….….. 10 YTL
ZY. Sarma (kilo) .…….. 12 YTL

TATLILAR:
Yalancı Profiterol …………3 YTL

17 Kasım 2008 Pazartesi

Devren Kiralık

Her genç bayan gibi benimde hayalimdi. Gerçekleştirdim…

Tabii hayalimin diğer parçalarında, zengin bir koca vardı ve ben kocaman tektaşım parmağımda, fönlü saçlarım ve hafif makyajımla kasaya yakın bir yerde oturup, mekanım belli olsun diye kafemde vakit öldürüyordum.

Neyi hayal ederek kurduysam, hepsi gerçek oldu kafemde. Müşteri kitlem gerçekten çok elit bir tabaka oldu. Neredeyse dükkâna kravatsız veya fönsüz girilmek yasak zannedilecek. Yemeklerimizden herkes çok memnun. Müdavimlerimiz var.

Anlayacağınız işler yolunda.

Ancak artık ben çok yoruldum.

Poliklinik, ilaçlama, İSG, kafe, Amway ve bakıcı işleri derken, tabiri caizse 5000 parçaya bölündüm. Artık yetişemiyorum. Belli işlere odaklanmak istiyorum. (Ve tabii çocuklarımı görmek istiyorum)

Bu sebepledir ki, kafeyi devretmek veya işlerin başında duracak bir ortak arıyorum.

İlgilenenlerin bilgisine…

Bilgen,yoğurdumayaladımkaymağınısizyiyin

15 Kasım 2008 Cumartesi

NERDE O ESKİ MÜHENDİSLER…

Dün akşam, “Devrim Arabaları” filmine gittim, bir salon dolusu makine mühendisi ile.

Filmin kadrosu mükemmeldi.
Giysiler, aksesuarlar, detaylar mükemmeldi.
Konu mükemmeldi.
Filme duyulan hayranlık mükemmeldi.

Ancak bir salon dolusu mühendisle gidilince filme, film biraz seyirci alışverişli oldu.

Benim gibi işletmeciler, filmde çıkan sahneleri film formatında seyrederken, çıkan sahnedeki piston kolunun bilmem kaç basınca nasıl dayandığı ve döküm yapan ustanın kullandığı kromun ölçüsü ile ilgili yorumlu seyretti mühendis arkadaşlarım.

Ama en güzeli, bir avuç Türk mühendisi 4 ayda bir araba yapmak için gece gündüz uğraşırken, onları alt etmeye çalışan bürokratın, arabanın yürümemesi karşısında yüzünde oluşan pis sırıtışa, arka sıralarda oturan bir mühendis ablamın dayanamayarak, “Sırıtma, sırıtma!!!” diye kızması oldu.(Ki, ben elimde olsa o adama ben tekme tokat girişecektim. Şiddete hâlâ karşı değilim)

Film bittiğinde mühendis arkadaşları bende alkışladım ve bir kez daha Türk olduğum için ve geçmişinde bu gibi temiz ve süper adamlar olduğu için gurur duydum.

Filmden çıktığımızda Murat’ın yüzündeki o gururla karışık mutluluğu görünce kıskandım açıkçası, neden biz işletmecilerle ilgili böyle bir şey yok diye ve kıskançlık cümlemi de ekledim;

NERDE O ESKİ MÜHENDİSLER…

Bilgen,evetkıskandımyalandeğil

6 Kasım 2008 Perşembe

Medeniyet Hastalıkları

Ben aslında şiddete karşı değilim. Hiçbir zaman da karşı olmadım.

Tabi bahsettiğim durup dururken uygulanan şiddet değil.

Ama bazı yaratıklar var ki, insanı o kadar zorluyorlar ki, şeytan diyor, çak şunun suratının ortasına. Hatta mümkünse önce burnuna bir kafa indir. Ardından o kıvranırken de tekmele. Hatta sinirini hâlâ geçmediyse o yerde kıvranırken üstünde zıpla.

Gel gör ki yapamıyoruz.

Neden?

Çünkü medeniyiz.

Medeni olup beni deli edene tekme tokat girişemediğim için de, otomatikman tansiyonum çıkıyor, elim ayağım titriyor, sinir sistemin altüst oluyor.

Demek ki neymiş, dayak cennetten çıkmaymış ve medeniyet insanı tansiyon hastası yapıyormuş.

Bilgen,çocukdövmeyekesinliklekarşıyım

4 Kasım 2008 Salı

Çok Eğleneceğiizzz

Arkadaşlar,
Krizdi, piyasaların berbatlığı derken artık iyicene bunaldım valla, bir gece olsun dağıtmaya ihtiyacım var. Sesim kısılana kadar canlı müziğe eşlik etmek, biten tabağımı mutfağa götürmek zorunda olmadan yemek yemek ve gırtlağım kuruduğunda dolu bardağımı yudumlamak istiyorum. Bir gece de olsun hiçbir şey düşünmeden dostlarla keyifli bir akşam geçirmek istiyorum.

Tam ben bu istekler içinde ne yapmalı diye düşünürken babam15 Kasım 2008 Cumartesi gecesi, İzmit Yelken Kulübünde Kışa Merhaba Gecesi olduğunu söyledi.. Sınırsız içki, sınırsız yiyecek ve canlı müzik olacak.

Yelken Kulübü’nün yenilenen salonunda, beyaz duvarlarda sesimi çınlatmak, kristal ışıklar altında tıkınmak ve yeni parkelerin üzerinde biraz dans etmek iyi gelecek.

Buyurun hep beraber gidelim. (Biliyorum bir çoğunuz şehir dışında, mesela Ankara’daki kuzenlerim. Sizin için üzüldüm, biz o gece Allah’ın izniyle çok eğleneceğiz.)

Katılmak isteyen arkadaşlarım 0 262 331 27 90 ‘dan Ersin Abi’ye rezervasyon isteklerini bildirebilir.

Dur fiyatını da yazayım; sınırsız içki + sınırsız yemek + canlı müzik = 50 YTL

Heyoooo, çok eğleneceğiz..

Bilgen,başkanınkızıveçoksıkıldı

Ey Uyku Gel Al Beni, Ben Hazırım...

Şu birkaç gündür hava ne kadar güzel değil mi?

Ama kış uykusuna yatmaya hazırlanan bedenlerimiz, bu güzel havada, kırlarda koşmak veya aşık olmak yerine, hamakta sallanarak veya pencere açık uyuyarak değerlendiriyor bu günleri.

Oysa mart veya nisan olsa böyle mi olur? İnsanın içinde bir kıpırtı başlar. Hep kalbinde bir şey yapmalıyım hissi ile dolanır durursun. Çünkü vücudun artık kış uykusundan çıkmıştır. Enerji doludur. Atlayasın, hoplayasın gelir. Çocukları alıp dağa kıra götüresin, ya da arkadaşlarla şööle maç yapıp ardından mangal yapasın gelir. Mangaldan sonra biraz kestirirsin ve yine enerji dolu olursun. (Aaa pardon bu anlattıklarım erkekler için geçerli. Biz o sırada mangal sonrası pislikleri temizleyip, bulaşıkları toparlıyor oluyoruz. Ardından bir de çay koymak lazım tabi.)

Ama bugünlerdeki güzel havalar ise ne size maç yapma isteği uyandırıyor ne de kırda koşmak. Sadece uzanmak istiyor insan, huzurlu bir şekilde bir hamakta sallanıp bulutları izlemek ve yavaş yavaş dinlendirici bir uykuya dalmak.

Ey hava, seni kendi ellerimizle mahvedip dengeni şaşırtmış olabiliriz ve sen kendini baharda sanabilirsin ama Yaradan’ın verdiği vücudumuzu daha bozamadığımızdan, o doğal dengesinde ve kış uykusu istiyor. Lütfen bu yalancı sıcaklarla oyalama beni de, huzurlu bir şekilde uyuyayım.

Bilgen,sadeceuyumakistiyorum