28 Eylül 2009 Pazartesi

Artık İkimiz de Özgürüz

Evlilik kurumunun toplumun ve tek tanrılı dinlerin toplumu himaye altında tutabilmeleri için çıkardıkları bir dayatma olarak görmüşümdr hep.

İki insanın birbirini sevmesidir aslında her şeyin temeli ve bu temel sarsıldığında resmi makamlar kimi eşin olarak gösterirse göstersin, asıl eşin kalbindekidir, diye düşünmeme rağmen, evli insanların evliliklerini sürdürme çabalarına saygı duyarım. Bu saygı çerçevesnde de evli insanların eşlerini aldatmalarına veya evli insanlarla ilişkiye girilmesine de sonuna kadar karşıyımdır.

İşte bu sebeple onu hep uzak tuttum kendimden. Hatta “Babil”i izlemeye gitmedim, ümitlenmesin diye. Evliliği ile ilgili sıkıntıda olduğunu duyduğumda için için sevindim ki, ben kimsenin yuvası yıkılsın istemem.

Evi terk etmiş, haberi geldi. 40 gündür eve gitmiyormuş.

Ahhh Ancelinacım ahh, demek sadece güzel, zeki, yetenekli ve zengin olmak yetmiyormuş adamı elinde tutmak için. Yine de sana ve çocuklarınıza olan saygımdan tamamen boşanana kadar hiçbir şey yapmayacağım.

Ama sende anla ki bizim, Brad’le baş harflerimiz bir, kaderimiz bir, bahtımız bir.

Allah sevenleri ayırmasın.

Bilgen,aynaynasölebanaancelinamıbenmi

15 Eylül 2009 Salı

Paha Biçilemezler

Hani master cardın reklamları var ya,
“atkı şu para, ilaç bu para, dostların ilgisi paha biçilemez” filan diye.

Buyurun bu da benden;

Sabah çocukları uyandırmak, yarım saat
Çocukları giydirmeye çalışmak, yarım saat
Merdivenlerden indirmek, 45 dakika
Arabada sakin oturmaları, 5 dakika
Çocukların ağlamalarından dolayı işitme kaybı yaşamaya başlama, 25. dakikadan itibaren
Arabadan indirme, 5 dakika
Eve dönüşte merdivenleri çıkma, 1 saat
Ayakkabıları çıkarma, yarım saat
Bir kase çorbayı dökmeden içme, imkansız
Tabaktakinin yarısını yerlere dökerek de olsa yemek yeme, 1 saat
Yemek sonrası banyo keyfi, 45 dakika
Banyodan çıkmamak için anneye direnme, 25 dakika
Banyodan çıktım diye bağıra bağıra ağlama, 45 dakika
Yatmadan izlenecek çizgi film adedi, 1
Çizgi filimden sonra uyumamak için direnmek, 1 saat
Uykuya dalamadan önce “annecim seni çok seviyorum” cümlesini duymak, PAHA BİÇİLEMEZ.

Bilgen,çocukdayaparımkariyerde

13 Eylül 2009 Pazar

Yalan Dünya

Onunla ilk karşılaştığımda dedim ki, hem güzellik hem zekâ nasıl aynı insanda olur. O ise içimdeki bu fesatlaşmalardan habersiz, yüzünde benimle tanışmanın verdiği mutluluk ile, kendi elleri ile yaptığı biber dolmasından yemem için ısrar ediyordu. (Hem güzel, hem akıllı, hem becerikli. Çatlıcam yaaaa)

Daha 20 yaşında bile değil. Kimya mühendisi çıkacak 2 sene sonra.

Geçen sene tanıştık kendisiyle. Ailesi aynı anda 2 çocuğunu üniversitede okutamadığından onun kaydını donduracaklardı. Ben ve çevremdeki birkaç arkadaş sahip çıktık kıza ve harcını, yurt parasını yatırdık.

- Sizin hakkınızı nasıl ödeyeceğim, dedi bir gün telefonda
- Ancak okul birincisi olursan hakkımızı helal ederiz, dedim gülerek.

Ciddiye almış beni. Okul birincisi olmuş. Elinde bir de “Onur Belgesi” ile çıktı geldi. “Hakkınızı helal edin Bilgen Abla” dedi. (Bir de “abla” demiyor mu, çoook sinir oluyorum)

Bu sene burs da almış ancak burs harç parasını ikinci dönemde karşılayacakmış. Çok üzüldü bu dönem de yük olacağı için bana. Dedim “Üzülme, dostlarımız var. İdare ederiz seni bu dönemde”

Burada bahsettiğim DOSTLARIMIZ da siz oluyorsunuz. Haydi mübarek günde atalım 3-5-20-50-100, Allah ne verdiyse, okutalım boncuk gözlüyü.

İşte dünyanın adaleti bu. Kimisi çocuğu okusun diye milyarlar döker çocuk okumaz, kimisi de okul birincisi olur ama okumaya para yoktur.

Hayırla başlayan, hayırlarla dolu hafta dileklerimle,
Bilgen, hemmükemmelhembirmelek

Not: Cumaya kadar paraları bekliyorum.
Hesap no, 24587052 Yapı Kredi Ford Otosan Şb Bilgen Uçar

8 Eylül 2009 Salı

Uyan Ey Gözleriimm

Sabah Ahmet Efendi’nin anne ağlaması ile tek gözümü açtım. Kalın perdelerin arasından bana gülümsemeyen güneş diyordu ki “Yat,uyu. Bugün ağır bir gün”

Ah dedim keşke üniversitede olsaydım. Yatakta biraz gerinirdim ve böyle puslu bir havada okula gidilmeyeceği için, uyumaya devam ederdim.

Öğlene doğru kalkardım kesin. Elimde battaniyem ile salona doğru yürürken mutfağa uğrar kendime bir sandviç yapardım. Salondaki çekyata gömülür, battaniyemi üstüme çeker, boş bakışlarla televizyona bakardım.

Ah, belki de bir Türk filmi denk gelirdi. Türkan Şoray – Ediz hun. Hıım bayılırım bu ikiliye. O zaman koca bir fincan Türk kahvesi, yanında Ülker kare çikolata, sıcacık battaniyem üstümde, kedi gibi mırıl mırıl geçirirdim günü.

Akşam olduğunda ise, üzerimde bir yorgunluk hali, sanki taş taşıdım bütün gün, derdim telefondaki anneme ve havalardan bu halsizlikler diye konuşmayı bitirir, günü uyuyarak geçirmemişim gibi uyumaya devam ederdim yatağımda.

Ahhh keşke üniversitede olsaydım.

Bilgen,karpuzyatayata

Amiin

İftar sofrası hazırlandı büyük bir telaşla.

Ezan okunduğunda biz altı bayan sofranın başındaydık. Ben duamı yaptım, beni dinlediler. “Amin” dedim ve hep beraber yemeğe başladık.

Oysa tek oruçlu bendim. Tek Müslüman bendim. Tek Türkçe konuşabilen bendim.

Biz altı kadındık.

Farklı inançlara, farklı ırklara, farklı görüşlere saygısı olan.

Ben ramazanı anlatmaya çalıştım, onlar da kendi oruçlarını. Sonra fark ettik ki hepimizin bayramları ortak.

İnsan olmak ne güzel şey.

Teşekkürler Allah’ım.

Bilgen,uyumakistiyorum

4 Eylül 2009 Cuma

Yapamayacağıımmm

Ekrana bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum.

Aklımda, ruhumda, kalbimde yazacak çok şey var ama bir türlü dökemiyorum satırlara. Allah Allah nazar mı oldum ki ellerim klavyede dans etmiyor? Yoksa oruçtan mı?

Yok olmayacak, yapamıyorum.

Sizi de oyalamayayım J

Cumanız mübarek olsun.

Bilgen,kaçtımkaçtımdurdumkendimedeğilhepkendimden