19 Ocak 2009 Pazartesi

Kare Etek

2009 benim yılım olacağından, sosyal hayatıma biraz yoğun başladık. Tanıtımdır, yemektir derken bir baktım hep aynı siyah pantolonu giyiyorum.

Alışveriş yapmaktan nefret eden bir insan olarak cumartesi günü olabildiğince pozitif olarak, İzmit’te kendime giysi bulabildiğim tek mağazaya gittim. Allah’a şükür ben “irileşen nesile göre neden kıyafet çalışılmıyor ki” konuşmamı yapmama gerek kalmadan, istediğim kıyafetleri buldum.

Burada satıcı bayan bana yoğun siyasi hayatımda(J) kullanmam için bir de etek-ceket kakaladı. Aldığım eteğin boyu dizkapağımda, ceket ise eskiden var olan ama benim bile son 3 yıldır bulamadığım bel kavisime oturur türden.

Akşam eve gelip eteği asarken fark ettim ki, etek kare. Geometri bilgisi zayıf olanlar için hatırlatma yapıyorum, tüm kenarları birbirine eşit. Buna inanamadım tabi. Eteği havaya kaldırıp bir kez daha baktım. Cidden kare. Yani kalçam ile bel-diz arasındaki uzunluk aynı.

Kendi kendime ilk defa “yuuhhh” dedim.

Madem 2009 benim yılım, o halde 31 Aralık 2009 geldiğinde benimde nereden baksan bi 40 kilo vermiş olmam lazım.

Verir miyim veremez miyim bilmem ama iki haneli kilolara kesinlikle düşmem gerek artık.

Umarım ben dahil tüm hafif yağlılar için eritici bir yıl olur 2009.

Bilgen,Allahdikdörtgenetekgiymeyinasipetsin

13 Ocak 2009 Salı

Benimki Vicdan, Peki Onlarınki Ne?

Bu Pazar belki de ömrümdeki en gergin Pazar alışverişini yaptım.

Normalde de, olabildiğince yerli malı tüketmeye çalışan bir insanımdır. Ama bütün bir hafta boyunca gelen “İsrail Size Teşekkür Ediyor” maillerindeki markalar ve ardındaki ölü bebek resimleri, benim yerli malı sevdamı daha da arttırdı.

Ama gel gelelim ki, alışveriş esnasında bazı sorunlar yaşanıyor tabi. Mesela tüm markaları hatırlayamadım. Elim bir reyondaki ürünlere gittiğinde eğer yerlisi tercih edemeyeceğim kadar kötü ise yabancı gurubuna baktım ve reyondaki ürünlerden hangisi o mailde var olan marka olduğunu hatırlayamadığımda da gerildim tabi.

Kendimce önlemler aldım. Belki çok mantıksız gelecek ama Alman ürünlerini tercih ettim. Ne de olsa geçmişte yaşanmışlıkları var. Herhalde hâlâ sevmiyorlardır birbirlerini???

Artık ne kadar etkilendiysem olanlardan (ki etkilenmemek imkânsız) Nestle’nin bebek sütünü alıyorum Ahmet’e ki diğer markalar gaz yapıyor paşaya; bütün gece rüyamda savaşın ortasında birilerini öldürdüm durdum.

Yazık valla ya, gittiğimiz yabancı ülkelerde Yahudi kamplarını bir film gibi seyrederken, o filmin kahramanlarının torunlarının şuan rol değiştirip başkalarına film çektirtiyor olmaları gerçekten düşündürücü.

Ben Nestle süt aldım diye vicdan azabı çekiyorum, orada ise İsrail halkı savaşı filme çekiyor.

Umarım tez zamanda herkesin aklı başına gelir.

Bilgen,yerlimalıyurdunmalıherkesbunukullanmalı

9 Ocak 2009 Cuma

Aşure Gelenekleri

Derler ki, kurban kesen ile kızı olan aşure yapmalıdır.

Evet, zaman su gibi akıp gidiyor ve Muharrem ayı da geldi. Artık evlerde büyük tencerelerde içinde bin bir çeşit malzemenin olduğu bereket aşı aşureler pişirilir. Sonra hanım kızlarımız eşofmanlarının altına geçirdikleri şıpıdak terlikleri ve ellerinde en süslüsünden tepsi ile önceliklerle apartmandaki komşulara, ardından ise yan apartmanlardaki komşulara aşurelerini dağıtır.

Aşure alınırken “Allah kabul etsin” denir ve mümkünse hemen bir kaseye boşaltılıp aşure kasesi su ile çalkalanıp verilir. Verirken de “hay Allah temizleyemedim” gibi mahcubiyet cümleleri kurulur. Hanım kızımız ise “ay nolucak canım” gibi telkin cümleleri söyler.

Bazı komşular kâseyi vermez, onlar da birkaç gün içinde ya kendi aşurelerini kaba koyar verirler ya da kâseye başka bir yiyecek koyup komşuya götürülür. Götürmüşken de kapıda ayaküstü 45 dakika kadar konuşulur. İçeri buyur edilir komşu, “yok girmiyim, çocuk evde” gibi cümleler söylenir ama muhabbet de bitmez.

Ne güzel geleneklerimiz var değil mi?

Allah daha çok etsin…

Aşureniz bereketli olsun.

Hayırlı Muharremler.

Bilgen,geleneksel

7 Ocak 2009 Çarşamba

Ajandalar, Listeler ve Gerçekler

İngiltere’ye ilk gittiğim hafta Pauline “hadi al ajandanı da yıllık planımızı yapalım” demişti.

Ocağın 12 de yıllık plan mı?

Çok şaşırmıştım açıkçası. Çünkü o zamanlar pazartesi gününden anneme “cumartesi şuraya gidebilir miyim?” dediğimde, annem “daha cumartesiye çok var, o zaman konuşuruz” derdi.

Sadece annem değil, çevremdeki herkes böyle idi. Pauline de “ne yıllık planı ya, zamanı gelince görürüz” demek istedim ama o zamanlar İngilizcem henüz o kadar iyi olmadığından, bir arkadaşımın yol hediyesi olarak verdiği süslü püslü ajandayı ki ben onu günlük olarak kullanmak istiyordum, getirdim masaya. Gerçekten de Aralığın 25 şi günü gidecekleri toplantıya kadar her şeyi ekledik. Mesela Temmuzun 20 de bilmem nereye tatile gideceklerdi. (Biz hâlâ bile martta erken rezervasyon yaptırırken huzursuz oluyoruz ya da birçok insana Amway – Network’ün martta yapılacak hafta sonu semineri için şimdiden bilet aldıramıyorsun.)

Ama ben bu sene ajandamı planladım, hazırladım ve Rezzan Kiraz’ın Atv ana haberde verdiği “bu sene kova burcunun yılı olacak” gazı ile olsa gerek, eskiden her sene yaptığım ama son beş senedir hayatımda bir şey değişmediğini görünce bıraktığım “yeni yıl listesi”ni bu sene yeniden yaptım.

Ama tabii 30 yaşın verdiği olgunlukla yapıldı bu liste. Eskisi gibi listede siyah ya da beyaz yok. Gri tonları, bolca seçenek ve sabır var.

Elbette listemin en başını kilo verme koruyor takriben 6 yıldır. (Ama tam altı sayılmaz, son 5 yıldır liste yapmıyordum.)

İşin kötü tarafı artık listemdeki birçok maddeyi ve ajandamda ki planları maddiyat oluşturuyor. (Büyüdüm mü ne?)

Napalım canım, bu sene böyle, seneye Allah kerim.

Umarım listelerimizin gerçekleştiği süpeeeer bir yıl olur.

Bilgen,planlıprogramlıvelisteli

Not: Büyük güne 32