26 Temmuz 2010 Pazartesi

Hayırlısııı

Güzel Allah’ım, inanışıma göre bu gece amel defterime bakacaksın, durumumu değerlendireceksin, belki bir kısmını affedeceksin, bir kısmını katlayacaksın ve bir yıl daha ömür verip vermeyeceğine karar vereceksin.

Bu sene elbette pek çok günaha imza attım. Ama bakıyorum da, hiçbiri bir başkasına zarar verici, yakıcı, yıkıcı şeyler değil. Ne ettimse kendime ettim.

Yanlışlarımı düzeltmek için elimden geleni yaptım, yapamadıklarım içinse sana el açtım.

Her şeyin doğrusunu, iyisini ve hayırlısını sen bilirsin. O yüzden hakkımda hayırlı olan ne ise onu ver.

Tek ricam var, ne bana ne de bir başkasına evlat acısı gösterme.

Kandilim mübarek olsun.

Bilgen,afffyarabbii

Not: Sizin de kandiliniz mübarek olsun. Allah sizi affedenler listesine koysun

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Kelebeğin Kanatları

Elbette hepimizin kıyamadığı birileri vardır. Aman ona bir şey olmasın diye kendimizi ateşlere atacağımız birileri vardır. İşte bu uğruna kendini ateşe atanlar var ya, çok sinir oluyorum onlara.

Bazen cidden bırakmak gerekiyor. Bırakacaksın kişi verdiği kararların sonuçlarına katlanacak. Canı yanması gerekiyorsa yanacak, bir şeyler kaybetmesi gerekiyorsa kaybedecek, kanayacaksa yaraları kanayacak. Ama ara sıra bırakacaksın be kardeşim.

Mesela kelebekler, eğer kozasını yardım etmek amaçlı sen yırtarsan, kelebeğin kanatları güçlenmediği için çıktığında uçamaz. Zavallı kelebek kozayı yırtmak için çabalarken güçlenir kanatları ve işte o zaman özgürce uçabilir.

Ve ne derler bilirsiniz, seni öldürmeyen acı güçlendirir.

Hadi artık insanları rahat bırakalım.

Nasıl olsa yarasını sarmak için biz buradayız.

Bilgen,bıktımvalla

8 Temmuz 2010 Perşembe

Müjdeler Olsun

Mübareğin gelmesine de kaldı bir ay.

Müjdecileri haberini yolluyor.

Ee o zaman ne diyoruz,

Dua edecek vaktiniz olsun,
Ettiğiniz dualar kabul olsun,
Kandiliniz mübarek olsun

Bilgen,amiiiinnnn

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Mutlu Son (ha ha ha ha)

Bana artık “ne zaman evleneceksin?” diye sormayın.

Bu cümleyi duyduğum zaman bütün kanım donuyor. Duyu organlarım bir müddet işlemiyor. Soruyu sorana boş boş bakıyorum. “Neden benim kötülüğümü istiyor bu karşımdaki?” diye düşünüyorum. Acaba zamanında bir şey mi yaptım ona?

Birkaç laf ebeliği ile konuyu değiştiriyorum. Etrafımdaki insanların yaşları orta yaşa ulaştığından olsa gerek çoğu evli. Doğal olarak konu bir müddet sonra eşleri ile olan sıkıntılarına geliyor. Kadınsa kocasının öküzlüğünden şikâyetçi, erkekse kesin aldatıyor ya da karısından bıkmış durumda. Dert yanması bitince, gözlerimin içine bakıp

“Aslında en iyisini sen yaptın” demiyorlar mı pek bir keyfim yerine geliyor. Ardından öldürücü cümleyi söylüyorlar,
“Şimdi iyi de, yaşlanınca ne yapacaksın?”

İşte bu, bunca insanın ızdırap dolu evliliklerini sürdürmelerinin sebebi bu, yaşlanınca kime tutunacağız korkusu. Ah be güzelim, yanındaki kişinin elini sevgi ile tutmadıktan sonra, “Bu da yaşlandıkça aksileşiyor, çekilmiyor artık” demek yerine “yaşlandıkça çocuklaştı benim aşkım ama Allah onu yanımdan eksik etmesin” demiyorsan yanında o olacağına bitki olsun, kedi olsun daha iyi değil mi?

Bilemiyorum valla. Ben halimden memnunum. Normalde de bir hatayı iki kere yapmam, ama olurda bir gün evlendiğimi duyarsanız emin olun ki ya delicesine aşığım, gözüm hiçbir şeyi görmüyor (ki bu yaştan sonra zor) ya da adamın çooooooooooooooooooooooooooooooooook parası var : ))))))(ki bu da benim tarzım değil)

Bilgen,şendul