28 Mart 2015 Cumartesi

İşte Buldum


Bana bel fıtığı teşhisi konulduğundan beri herkes sağ olsun kendi tecrübesinden yola çıkarak bana yol gösteriyor.

Mesela Meral’im bana enerji seansı yapıp, sonra da bazı fizik hareketleri gösterdi. Doktor arkadaşlarım ilaçlarımı kontrol edip dozlarını ayarladılar. Sevgili ortağım beni Orhangazi’nin bir köyüne götürüp orada belimi çektirdi (ki bu apayrı bir yazı konusu ama “sakın yazıp da internette rezil etme bizi” dedi diye yazmıyorum.) Çocukların yüzme hocası olan güzel, zayıf ve alımlı Alev de bana bel fıtığı için yüzmenin ne kadar iyi geldiğini anlattı. Ben pek Alev’i takmamıştım ne de olsa hem zayıf hem güzel ama nefestaşım Meral ve Şafak yüzmenin onların bel fıtığına iyi geldiğini söyleyince Evren’in bana “hareket et” mesajını yüzme olarak değerlendirdim.

Gittim Sporium’a yazıldım. Alev havuzun dışında, ben havuzun içindeyim.

-          Şimdi Bilgen Hanım, derin bir nefes alıp dalıyoruz ve aldığımız nefesi hem ağzımızdan hem burnumuzdan veriyoruz.

Nasıl yaaa!!! Deniyorum olmuyor. 5 yıldır insanlara ağzınızdan alın ağzınızdan verin nefesi deyip durmuşum, demo yapmışım, seans yapmışım. Olmuyor. Olmuyor. Olmuyor.

Ama oldu.

Sonra sırt yüzdürdü.

Sonra düz yüzdürdü.

Böyle böyle yüzüyorum işte. Yüzmemek için bahaneler üretiyorum. İş çıkarıyorum, hastalık çıkarıyorum, çocukları bahane ediyorum. Homurdanıyorum. Söyleniyorum. Ama yine de gidiyorum.

Neden mi?

Çünkü suyun içinde bedenim o kadar hafif ki!!! O kadar rahat hareket ediyorum ki, sanki et yığınından değil pamuktan yapılmışım. Zıplayabilirim, koşabilirim, uçabilirim.

Yüzme bittiğinde havuzun merdivenlerinden bir çıkışım var, aman Allah’ım, sanki birden omuzlarıma 1000 ton koyuyorlar. O kadar zorlanarak çıkıyorum ki.

Bu süreçleri yaşarken fark ettim ki; zayıflama sürecimde zihnimde oluşturduğum bir ideal beden vardı ama o bedenin bana hissettirttiği his yoktu. Bu sabah yüzerken o hissi anladım. Hafif olmak.

Şimdi biliyorum ki zayıflama sürecim hızlanacak çünkü artık NE İSTEDİĞİMİ TAM OLARAK BİLİYORUM.

Bilgen,ohaldevarım

9 Mart 2015 Pazartesi

FITIK ETTİN BENİ!!!

-          Fıtık, dedi.
Bedenimde oluşmuş fıtığın oluşumunu kabul edemeyen gözlerle doktora baktım.
-          Fıtık derken? Dedim
-          Yani belinizde iki adet fıtık var, dedi.
Benim gözlerimdeki kabul edemeyen bakış yerini, meraka bıraktı. Fıtık mı? Bir insan neden fıtık olur ki? Tamam şuan fıtık denildiğinde, beni fıtık etmiş olabilecek bir grup insan ve olay gözümün önünde canlandı ama ben GERÇEKTEN neden fıtık olduğumu merak ediyordum.
-          Sizce neden olmuş olabilir? Dedim.
Arkama yaslandım ve doktor hanımın bana yapacağı uzun açıklamayı beklemeye başladım. Parmaklarıyla mausu itti. O da arkasına yaslandı ve tam gözlerimin içine baktı;
-          Çünkü kilolusunuz.
Bu mu? “KİLOLUSUNUZ”. Cevap bu mu? Kilosu olup fıtık olmayan bir sürü insan varken, nasıl benim masum, sevgidolu fıtığımı buna bağlar. Sanki odaya girdiğimizde bize bakıyor; “hmmm bu şişman, ne çıkarsa kilodan” diyeyim diyorlar. Daha hiç doktor görmedim ki, kilolu birini görüp, “kilo bir etken ama şundan da bu rahatsızlığa yakalanmış olabilirsiniz” desin. Başka hiçbir etken araştırılmasın; işte cevabı bulduk; KİLO. Ayrıca ben hangi fiziksel koşuldan oluştuğunu sormuyorum ki, hangi psikosomatik sebepten fıtık olduğumu soruyorum. Karşımdaki genç bayan doktora bir şans daha vermek istedim.
-          Sebebin sadece bu olduğundan emin misiniz? Dedim.
“Daha nasıl bir sebebe ihtiyacın var ki???” der gibi baktı ve anatomik yapım üzerindeki omuriliğe binen yük miktarından filan bahsetti ama ben pek oraları dinlemedim.
4 yıldır NEFES’in içindeyim ve var olan hastalıklarımın altında yatan düşünceyi temizlediğimde nasıl yok olduklarını gördüm. İlk zamanlar sevgili Nevşah’a “şu hastalığım var”, “böyle bir semptom var” gibi cümleler söylediğimde, Nevşah bana önce hangi bölgemizde nefesi limitlediğimizi anlatır, sonra da buradaki düşüncemizden bahsederdi. Tabi ben doktor kızı olarak Nevşah’ı takar mıydım? Takmazdım. Onu takmıyor olmamı Nevşah takar mıydı? Takmazdı. Böyle takmaya takmaya baktım ki, kadın doğru söylüyor. Peki bunu ona söyledim mi hiç? Tabi ki hayır J
Sevgili doktorumdan çözmem gereken düşünce yumağının cevabını alamayınca, Nevşah’ın kitabını açtım. Şu son bir yılda ne yaşamışsam kadın yazmış. Mesajımı aldım.
Tabi ki, evrenin bize mesajları sadece Nevşah tarafından verilmiyor. Doktorun ağzından çıkan her cümlede evrenin bana mesajı; “omuriliğin artık bu yükü kaldıramıyor” dedi. Sen yükü ister kilo olarak gör, ister düşünce olarak; zaten hepsi birbiriyle iç içe.
O içimdeki büyük bilgeye sordum, yüklerimden kurtulmak için neye ihtiyacım var, diye. Cevap verdi;
HAREKET ET
E, hadi o zaman!!!

Bilgen,dehadi