28 Eylül 2013 Cumartesi

Erkek Dediğinin Fonksiyonlusu Makbul mü?

Elinde kahvesi ve buğulanmış gözleriyle bana baktı.
Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
“o hem kocam, hem iş ortağım hem en iyi dostum. Ama artık onu kocam olarak istemiyorum. Boşanmak istiyorum ama ofis ne olacak, dostluğumuz ne olacak?” dedi
Endişesini anlıyordum aslında. Evlilikleri bittiğinde bunca yıllık dostunu da kaybetmekten korkuyordu. İş ne olacaktı? Onlar ortakken bir takım ve güçlüydüler. Tüm bunlar ne olacaktı?
O bana endişelerini anlatırken aklıma ofislerde kullandığımız yeni yazıcılar geldi. Hani hem yazıcı, hem tarayıcı, hem fotokopi makinesi, hem faks olan şu teknoloji ürünleri. Tek alette birçok özelliğin barınıyor olması ne kadar hoşumuza gidiyor değil mi? Oysa kartuş bittiğinde hem fotokopiyi, hem yazıcıyı hem de faksı kaybediyoruz. Yeni kartuş gelene kadar tüm fonksiyonları duruyor. Kartuş bitmesi belki geçici bir aksaklık da ya yazıcı kısmı bozulursa? Servise yolluyorsunuz ve diyorlar ki, tamir ettirirseniz 200tl, yenisi zaten 300tl.
Ya yazıcı kısmı bozulursa ve tamir olmazsa?
O zaman hem yazıcımızı, hem tarayıcıyı, hem faksı kaybetmiyor muyuz?
Ya bir sevgili ya da eş hayatımızdan gittiğinde, sadece giden eş yada sevgili mi?
Bir aletten ya da insandan birçok özelliği barındırmasını istemek arızanın asıl nedeni mi?
Bu aleti hiç bozulmayanınız var mı?
Ya da yazıcıyı ayrı, faksı ayrı, fotokopiyi ayrı mı almalıyız?
Sen ey sevgili, hem aşk, hem dost, hem yoldaş olabilir misin hiç bozulmadan?

Bilgen,themelek

22 Eylül 2013 Pazar

Eğitmenlik Dediğin

Senin için eğitmenlik nedir, diye sordu Serap
Bir martı gibi özgürce uçmak, dedim. Hiçbir bağın olmadan ister bir vapurun arkasında uç, ister evlerin üstünde. Kanatlarında rüzgarı hissetmektir, eğitmen olmak, dedim.
Serap’ın rengini asla tanımlayamadığım gözlerine baktım.
Ama, dedim eğitmen olarak tanımladığımız birçok insanın bir martı gibi uçmadığını görüyorum, neden onlara eğitmen diyoruz.
Güldü; biz sizden bazı kriterler istiyoruz, mesela eğitimlere katılmak gibi. Bunu yaptıysa, işte kanatların var diyoruz. Kendini aşkla bu işe adadığında, işte bu da kuyruğun diyoruz, sertifikalı koçsun, bu da gagan. Sen bir martısın artık, hadi gel uçmayı öğren diyoruz. Bunu öğretmek içinde eğitimi açıyoruz. Eğitim bittiğinde, biz sana uçmayı öğretmiş oluyoruz ama sen uçarsın uçmazsın o senin bileceğin iş.
Eğitmenlik eğitiminde uçmayı öğrendim. Nevşah’ın yanında birkaç uçuş yaptım ve kanatlarımda ılık rüzgarı hissettim, bulutların içine girdim, güneş ışıkları ile tüylerim parladı. Denize doğru iniş yaptım, kanadımı suya değdirdim. Birden yine göğe doğru uçtum, güneşi hissettim. Taklalar attım havada, dans ettim. Uçmanın dayanılmaz hafifliğini, özgür olmanın özümde bıraktığı tadı hissettim ve yeniden Nevşah’ın yanına kondum.
Ve Nevşah dedi ki; NFS size uçmayı öğretiyor, bunun için ne yapmanız, ne yapmamanız gerektiğini söylüyor, gösteriyor.. Çünkü NFS'nin yuvası, özü çok yukarılarda, gökyüzünden bile ötede ve ancak çok iyi uçmayı öğrendiğinizde gelebilirsiniz o yüksek diyarlara.. Ve ancak oraya geldiğinizde, özünüze ve yuvaya ulaştığınızda anlayabilirsiniz NFS'yi.. 

O nedenle uçmak ve en tepedeki yuvamıza, yüksek ihtimallerine ulaşmak isteyenleri görüyoruz, biliyoruz, onlarca kişi arasından seçiyoruz, önce tüm bilgileri veriyor, uçmayı öğretiyor sonra onlara her seviyede destek veriyoruz, eğer hala yapamıyorlarsa dua ederek, bilerek, isteyerek ve hatta bazen de iterek yere geri bırakıyoruz.. 

Yılların tecrübesiyle öğrendiğim birşey var; uçmayı ne kadar iyi öğretebildiğim sizin uçmayı ne kadar istediğinizle doğru orantılı :-)) 

Ve kanatlarımı açtım
Ve derin bir nefes aldım
Ve artık uçuyorum.
Haydi sizde gelin, hep beraber uçalım.

Bilgen,theeğitmen