29 Mayıs 2014 Perşembe

Kalite Dediğin Nedir??

O zamanlar üniversitedeyim.
Uzun boylu, ince belli, güzeller güzeli bir kızım.(Bunun konumuzla alakası yok, sadece kendime hatırlattım.)
Kalite Yönetimi dersi miydi, İşletme dersi miydi, yalan olmasın, hocamız dedi ki
-          Mercedes mi daha kalitelidir, Toros mu?
-          Mercedes, dedik hep bir ağızdan.
-          Eğer bir dağ köyünde yaşıyor olsanız ve ürünlerinizi şehre aracınız ile getiriyor olsanız; Toros mu tercihiniz olur Mercedes mi?
-          Toros, dedik hep bir ağızdan.
-          O zaman bir ürüne “kaliteli” demek için, bulunduğun şartlarda senin ihtiyacını ne kadar karşıladığı ve bu ihtiyaç sürecinde ne kadar dayandığı önemlidir, demişti.
Geçen gün muhteşem ötesi, harikulade olduğu söylenilen Windows 8 ile boğuşurken anladım ki bu yazılım benim işime yaramıyor. Şarkıları istediğim gibi çalamıyorum, dosyalara hakim olamıyorum, aradığımı bulamıyorum. Her şeyi bırak madem bu kadar süper ötesi yazılımsın, ben neden “spider soliter” oynamak için bu oyunu başka bir yerden indirmek zorundayım!!! Neden? Neden? Neden?
Nerde Windows 7 görsem, hemen başına oturuyorum ve “spider soliter” açıyorum. Ağlamak geliyor içimden. Annesinin sevgi dolu koynunu, zengin bir adam için bırakmış fakir kız gibiyim. Belki lüks değil, belki havalı değil ama ben Windows 7 min o sevgi dolu, huzur veren oyunlarını özlüyorum. Müzik listesi oluşturup 15 yıldır alıştığım şekilde şarkılarımı çalmayı özlüyorum.
Windows 7 mi geri istiyorum, “spider soliter”imi istiyorum, annemin kucağını istiyorum.

Bilgen,offff

15 Mayıs 2014 Perşembe

SOMA İÇİN NE YAPMALI

Bazen acı o kadar büyük olur ki nutku tutulur insanın. Eli kalkmaz, kalbi atmaz, dili oynamaz. Nefes bile alamaz olur. Çünkü aldığı her nefeste acı büyüdükçe büyür, içi yandıkça yanar. Ateşin alevine dayanamaz bedeni.
İşte böyle oldu.
Acı büyük.
Kayıp büyük.
Ölene ayrı yanıyor can, geride kalana ayrı yanıyor.
Yanıyor da yanıyor.
Ağladım çare olmadı. Medyayı, sosyal paylaşımları, meslek odalarının bilirkişilerin paylaşımlarını takip ettim. Halkın beddualarını dinledim. Yok çare olmuyor.
Haydi arkadaşlar, oturarak, beddua ederek, küfrederek, kahrolduk diyerek olmaz.
Bir şey yapmalıyız.
Bir daha yaşanmaması için ne yapabiliriz?
Geride kalanlar için ne yapabiliriz?
Ağladığımız, küfrettiğimiz, oturduğumuz yerden ona buna beddualar ettiğimiz yeter. Artık bir şey yapmak için hareket edelim.
Düşünüyorum, ben Bilgen olarak bunun bir daha yaşanmaması için ve geride kalanlar için ne yapabilirim.
Birçoğumuz sivil toplum örgütlerindeyiz, derneğiz, vakıfız. Birçoğumuz meslek odalarındayız, bilirkişiyiz. Birçoğumuzun maddi durumu iyi. Birçoğumuz hükümete yakın tanıdıklara sahibiz.
Hadi arkadaşlar bir şey yapalım. Oturmakla, ahkâm kesmekle olmuyor bu işler.
Yardım kuruluşlarına mı destek verelim?
Biz bir oluşum içinde mi olalım?
Benim aklım durdu, nutkum durdu.
Hadi bugün söylenmek yerine fikir üretin.
Ne yapabiliriz?

Bilgen,……..

12 Mayıs 2014 Pazartesi

MUCİZELER KURSU


Yaşamınıza huzur, mutluluk, bolluk, sevgi, denge ve bütünlüğün gelmesine,
Limitli bilinç yapısından, mucizelerin mümkün olduğu bilince geçmeye,
Mucizeleri yaşamaya ve fark etmeye,
Geçmişin ve geleceğin etkilerinden kurtulup AN’ı deneyimlemeye
Hazır mısınız?


Mucizeler Kursu Nedir?
Mucizeler Kursu zihnin özgürleşmesi ile gerçekleşen bir bilinç dönüşüm çalışmasıdır. Sadece sevgi olduğumuz gerçeğine uyanış, Öz’e ve Sevgi’ye dönüş yolculuğudur. Huzur, mutluluk, sevgi gibi içimizdeki kaynaklara erişmemizi sağlar, içsel bilgeliği ortaya çıkarır. Dünyaya yüklediğimiz anlamlardan başlayıp, yaşama bakış açımızdan fiziksel koşullarımıza kadar her şeyi etkiler.
Mucizeler Kursu 365 dersten oluşur. Her ders bir gün için tasarlanmıştır. Dersler gün içerisinde günlük yaşam akışınızı etkilemeden sadece dersleri içinizden tekrarlayarak yapılır. Kursun sunduğu güçlü zihin eğitimi, zihninize; anda kalma, bütünlüğü ve özünüzün varlığını hissetme halini yerleştirir.
Kurs, hiç bir hazırlık veya özel çalışma gerektirmez. Önceden bir uygulama yapmış olmanıza gerek yoktur. Kurs herkese her zaman uygundur.
Mucizeler Kursu tamamen ruhsal bir süreçtir. Fakat modern bilimsel gelişmeler kursun derslerini doğrular niteliktedir. Aslında kurs, ruhun bilimini ve bilgisini sunmaktadır. Ve sunduğu bu bilgiyi, Kursun sistemini takip eden her insan için erişilebilir kılmaktadır.
Çağımızda Eckhart Tolle, Marianne Williamson, Oprah Winfrey gibi dünyaca ünlü yazar ve düşünürler Mucizeler Kursu’ndan ilham almışlardır.
Kursun giriş bölümünde, kurs şu şekilde özetlenmektedir;
Bu kurs, mucizeler kursudur. Seçmeli ders değildir. Sınıfı geçmek için alınması zorunludur.  Gönüllü olan şey, sizin onu alma zamanınızdır. Özgür iradeniz vardır. Ama bu, kursun içeriğini sizin oluşturacağınız anlamına gelmez. Size verilen zaman diliminde, ne kadarını alacağınızı seçme hakkınız olduğu anlamına gelir.
Kurs, sevginin anlamını öğretmeyi amaçlamaz çünkü o, öğretilebilecek her şeyi aşar. Fakat bu kurs, sevginin sürekli olarak var oluşunun farkına varabilmenizin önündeki engelleri kaldırır. Sevgi bilinci, sizin doğal mirasınızdır. Sevginin tersi korkudur. Fakat her şeyi kapsayanın karşıtı olamaz.
Bu yüzden bu kurs şu şekilde özetlenebilir:

Gerçek olan tehdit edilemez.
Gerçek olmayan var olamaz.
Burada Tanrı'nın Huzuru yatar.


Mucizeler Kursu Okulu
Mucizeler Kursu Okulu, Mucizeler Kursu’nu özgün Türkçe çevirisi ile uygulayan ve gruplar açarak paylaşan kişilerin oluşturduğu bir gruptur. Okul, 2010 yılından beri özgün çevirisi ile çalışma grupları oluşturmakta ve Kurs Liderleri yetiştirmektedir. Mucizeler Kursu Okulu’nun Kurs Liderleri Türkiye’nin her yerinde gruplar açarak Bilgi’yi paylaşmaya devam etmektedir.
www.mucizelerkursuokulu.com


 



Kurs Lideri: BİLGEN ASLAN
Başlangıç Tarihi: 20/05/2014
Yer: KOCAELİ NFS OFİS
Adres:ÇARŞIYAPI AVM F3 İZMİT KOCAELİ

İletişim: 532 746 9302


Not: Çalışma bir yıl boyunca her hafta aynı gün yapılacaktır. Derse gelemediğiniz günleri ders notları ve ses kayıtlarından takip edebilirsiniz. 

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Nasıl İsticeeez??

Bugün Hıdırellez.
Çocukluğumdan beri her Hıdırellez akşamı eş dost akraba toplanır gülün dibine dileklerimizi yazar ya da çizer gömerdik.
Bir gurup duvar dibinde çömelip çekirdek çitlerken; daha cesur olanlar yanan ateşin üstünden atlardı. Orta yaşa ulaşmış olan mahalle sakinleri de ateşinde üstünden atlayanların aşk hayatları ile çekirdek çitleyenlerin eğitim hayatlarını en ufak ayrıntısına tartışırlardı.
Dileklerin kabul olduğu söylenirdi kulaktan kulağa çünkü bu gece Hızır Aleyhisselam sokaklarda dolanır; Yaradan’a iletecek dilek ararmış. Eyyy güzel Rabbim, o hep vermek istiyor da biz almasını bilmiyoruz; derdi yaşlılar.
İşte size vermek isteyen Yaradan’dan alma yöntemi;
Dileğinize konsantre olun. Diyelim ki dileğiniz borçlarım bitsin. Borçlarınızın bittiği ana odaklanın. Borçsuz olduğunuz anı düşünün. O omuzlarınızdaki rahatlamayı. Ne yapardınız, nasıl hissederdiniz borcunuz bittiğinde. O duyguyu hissedin ve kağıda dökün hislerinizi ama borcunuz bitmiş gibi.
“Çok rahatım;tüm borçlarım bitti. Artık harcadığımdan daha fazlasını kazanıyorum. Oğlanın istediği tatile gideceğiz bu yaz, biletleri aldım bile” gibi sanki şuanda borçsuzmuşsunuz gibi olmalı cümleleriniz ve o durumun verdiği duygular.
İsteğiniz aşksa gene sanki o aşkın içindeymişsiniz gibi hissederek yazın uzun uzun.
“Boylu poslu kapı gibi bir sevgilim var. Temiz kalpli, güldüğünde gözlerinin içi gülüyor. Kendine güvenen biri. Çocukları da çok seviyor.” Gibi sanki var ve şuan hayatınızda; hadi hissedin onu.
İstediğin ne?
Sadece ne istediğine odaklan ve o istediğinin sana ne hissettireceğine bak. Dileğini beyaz kağıda ona sahipmişsin gibi yaz ve yerine getirmesi gönder Yaradan’a.

Bilgen;sadeceisteyeter

4 Mayıs 2014 Pazar

Bir Daha Mı? TÖÖVBBEEE

Otogarın önünde Nermin’i öptüm ve O aracıyla devam etti Söğüt’e.
Eskişehir Otogarı’na girdim.
Sağ kolda otobüs firmaları, sol kolda bir süs havuzu ve devasa bekleme salonu.
Firmaların olduğu renkli, ışıklı koridora girdim. Sırtımda çantam, bakışlarım Efetur gibi kentime ait otobüs firmalarının isimlerini arıyor.
Ama yok.
“Ankara Ankara Ankara” diye bağırıyor solda bir adam.
“İzmir İzmir İzmir” diyor öbürü.
İleride ki ise “Bursa Bursa Bursa” diyor
Hepsi kendilerine ait ili 3 kez tekrar ediyor ama kimse “Kocaeli” demiyor. Hatta hiçbir tabelada yazmıyor. Büyükşehir otogarında, sırtında bebesi ile kalakalmış Türkan Şoray gibiydim. Kocamı kan davasında kaybetmiş; oğlumu bu kötü kaderden kurtarmak için köydeki bağı bahçeyi muhtara bırakıp buraya gelmiştim.
Sırtımdaki çanta ağırlaştı, ışıklar yoğunlaştı, bu makus kader iyiden iyiye omuzlarıma çöktü. Duvarın dibine çöküp “oy benim dertli başım, ben nere gidem” diye feryat edip, sessiz sessiz ağlayacakken önümde iki yol belirdi ya gazinocular kralıyla tanışacaktım ve assolist olacaktım yada acentelerden birine yanaşıp Kocaeli otobüsü soracaktım.
Birine yanaştım, sordum. Onlar Ağrı’ya gidiyormuş ki zaten Patnos bana tanıdık gelmişti, ilerideki bir firmayı gösterdi.
Dediği firmaya gittim. Saat 9 da otobüs olduğunu söyledi.( içsesim: off daha 3 saat var; keşke şarkıcı olmayı seçseydin)
-          Tamam bir bilet lütfen, dedim
-          Ama bay yanı, dedi
-          Olsun canım, adam napıcak bana yolda, dedim
-          Sizin için sorun yok da ya bay sizinle oturmak istemezse, dedi
-          Benimle oturmak isteyen bir bay bulun o zaman dedim
-          Ben nasıl bulayım onu hanımefendi, dedi.(içses: bu adam beni bişeyle mi yüzleştiriyor?)
Adam beni 12 deki otobüse ikna etmeye çalıştı ama maymunun gözü açıldı ya, olmaz dedim başka bir firmaya gittim.
Sevimli bir kız oturuyordu bankoda
-Kocaeli’ne bir bilet lütfen, dedim
- 19:30 arabamız var
- Süpper, bir bilet istiyorum.
-Ama yer yoooook, dedi espiri yaptığını sanarak
Gülümsedim.
Derin bir nefes aldım.
-          Ben beceremedim Allah’ım, sana bırakıyorum, dedim.
Gece bitmeden evimdeydim.
Bazen sadece bırakmak gerekiyor.

Bilgen,themelek