26 Ekim 2009 Pazartesi

Büyük Temizlik

Bir bayanın üzgün, kızgın, kırgın, depresif yani normal duygular içinde olmadığını anlamanın birçok yolu vardır. (Zaten siz bu yollardan anlamıyorsanız da o size kesinlikle anlatır)

Bu yollardan ilki saçlardaki ani ve büyük değişimdir. Abla “kuaföre gidip uçlarında azıcık aldıracağım” diye terk eder olay mahallini. Döndüğünde ise siyah saçlar kısacık kesilip sarı olmuştur, yada güneş gibi parlayan o canım saçlarında kızıl ışıklar dans eder.

İkinci yöntem ise temizlik yapmaktır. Ama öyle elinde toz bezi ile yapılandan değil, dolapların içindeki vidaların yuvalarının bile temizlendiği türden bir temizlik.

Ben normalde biraz deli olduğumdan, her kuaföre gidip manikür yaptıracağım dediğimde bile ya kestiririm saçımı yada boyatırım değişik bir renge. O yüzden ilk seçenek bana pek uymamakta. Yani iki de bir saçımı değiştirdiğimde bana sormayın sorun ne diye.

Ama dün, kızlarla oturuyorduk ve dedim ki, “haydi kalkın bir evi temizleyelim”. Tanıştığımız günden beri benden bu tarz bir cümle duymamış olan, hatta evi temizlemek istediklerini beyan ettiklerinde “amaaan boşverin ya, yapacak daha önemli bir şeyiniz yok mu sizin” diyen benden bu teklif çıkınca, ister istemez Nino “Kim üzdü seni bu kadar caniiim?” dedi.

Velhasıl, fayansların tek tek tellenmesinden tutunda, parkelerin aralarının bile ince bezle silinmesine kadar her yeri pırıl pırıl yaptık. Temizliğin sonlarına geldiğimizde, dizlerimin üzerinde yerleri silerken bir gayret bezi ileri itebiliyordum ama geri çekmeğe gücüm kalmadığından 5 dakika dinleniyordum olduğum yerde.

Ve şimdi, hem kalbim ağrıyor, hem başım ağrıyor, hem kollarım ağrıyor, hem dizlerim ağrıyor.

Peki sorunlar çözüldü mü?

Bilgen,hayır

Hiç yorum yok: