7 Ağustos 2009 Cuma

LÜLAPARK

Geçen akşam, aklıma esti biraderle birlikte bebeleri alıp lunaparka götürdük.

Lunaparklar hiç değişmemiş.

Pamuk helvacı, baloncu, çekirdekçi, çarpışan arabalar, saçları jöleleri 19-25 yaş arası kendilerince çok şık giyinen erkekler, 15-20 yaş arası çarpıcı renklerde giyinip sürekli kıkırdayan kızlar, bütün sülaleyi alıp getirmiş olan ve kaynananın dırdırından bıkıp arkadan arkadan yürüyen aile reisleri, kırk yılda bir dışarı çıkmanın keyfini çıkarmaya çalışan ve göz ucuyla da acaba daha ne istesem yapar diye habire kocasını kesen ablalar, çocuklar eğlensin diye getirdik havasında olup dünyada onun çocuğundan başka bir şey yokmuş gibi davranan ebeveynler, çarpışan arabalarda kestikleri kıza çarpan lavuklar ve o lavukları dövecek olan kızın abisi/babası.

Ne de olsa içimdeki çocuk hâlâ ölmediğinden ve adrenalin patlamalarını pek bir sevdiğimden, ben de lunaparktaki oyuncaklara binmek ve çığlık çığlığa bağırmak istedim. Hele bir tanesi vardı ki, ters döndürüyor, çeviriyor, ayyy süper yani.

Jetonu aldım, oyuncağın pistine çıktım. Koltuğuna oturdum. Hayır oturamadım. Denedim. Olmadı. Koltuğa sığmadım.

Geldiğim gibi yine, mağrur adımlarla mekânı terk ettim. Başım dik, alnım açık, kilom yerinde.

Anladım ki o gece uzun vadeli hedefler yerine kendime kısa vadeli zayıflama hedefleri koymalıyım. Önümdeki ilk hedef o oyuncağın koltuğuna oturmak.

Hayırlı cumalar,
Bilgen,buişburadabitmez

Hiç yorum yok: