27 Ağustos 2009 Perşembe

İtirazın Varsa Çık Dışarı

Biz kadınlar ne olursak olalım, illa bir erkeğin himayesinde olmak zorundayız değil mi?

Eskiden babamın kütüğünde ve babamın soyadındaydım.

Sonra evlendim.

Hiç bilmediğim bir ailenin kütüğüne geçtim sırf birini sevdim diye. Uzun bir dönem ise bir türlü adımla birlikte söyleyemediğim bir soyadım oldu.

Bir gurup insan beni Aslan olarak bildi. Bir türlü Uçar’ı söyleyemediler. Bir gurup insan ise beni Uçar olarak bildi ve Aslan’ı söyleyemediler.

Şimdi yeniden Aslan’ım. Yine kütüğümü yine soyadım değişti. Evlenirken yaptığım bir sürü resmi işlemi yeniden yapmam gerekiyor. Bankalara, nüfusa, kafenin kapanışını yaptığım için elektrik, su, doğalgaz idaresine boşandığımı ispatlamam gerekiyor.

Ben birçok erkekten daha sağlam bir insanken, birçok erkekten çok daha fazla şu dünyada işe yararken, sırf ayakta işeyemiyorum ve vidaları iyice sıkamıyorum diye, bir başkasının himayesinden bir diğerine geçiyorum. Tüm resmi eziyetleri çekiyorum.

Neden biz kadınlar kendi soylarında kalamıyor anlamıyorum? Neden bize ait bir kimlik, bir oluşum yok. Mecbur muyum ben illa bir erkek ile anılmaya? Ben kendi başıma da bir bireyim, her şeyi bırak insanım. Neden illa birilerinin kızı yada karısı olarak anılmak zorundayım? (Babacım seni çok seviyorum. Bu seninle ilgili bir konu değil, daha çok evrensel. İyi ki senin kızın olmuşum.)

Yemin ediyorum bütün feminist damarlarım kabardı bugün.

Bilgen,hadilililililiyar

Hiç yorum yok: