20 Ağustos 2009 Perşembe

Ayrılık da Sevdaya Dahil

Karşımda hüzünlü gözlerle bana bakıyordu.

“Hani kızgın yağ elinize sıçrar da eliniz yanar, canınız acır ya Bilgen Hanım, kalbimin acısının yanında o acı ne ki” dedi.

“Madem seviyorsun, madem bu kadar kalbin acıyor, o zaman neden ayrıldın?” dedim.

Bilirim ki en zorudur severken ayrılmak.

Kendi doğruların vardır ve doğruların için tırnaktan eti koparırsın. Başın diktir ama kalbin bin parça. Seni sen yapan değerleri yitirdiğin gün ölürsün asıl ama bu ölümden de beterdir. Çünkü ölmezsin, ölemezsin.

Tek istediğin birilerinin seni uyuşturması ve bu acı bittiğinde yeniden ayıltmasıdır.

Ama kimse seni uyuşturamaz. Dimdik ayakta durman gerekir. Sabahları uyanmalı, günlük işlerini yapmalı, işe gitmeli, eşine dostuna vakit ayırmalı ve akşam olduğunda yeniden uyumalısın.

Tezgâhın üzerinde onun için aldığın kahvenin kutusunu görürsün ya da kullandığı havluyu. Birden ellin ayağın boşalır. Elin telefona gider, “yok ben sensiz yaşayamayacağım” demek istersin; arayamazsın. İçin acır. Gözyaşlarına hakim olamazsın. Yastığının altında hâlâ t-shirtü duruyordur ve sen hâlâ o t-shirte sarılarak uyuyorsundur. Gözyaşların t-shirtü ıslatır. “Sen doğru olanı yaptın” der beynin kalbine. “Zaten seni seviyorsa, doğrularına değer verecektir. Kendine olan saygını kaybetmeni o da istemeyecektir ve eğer seni gerçekten seviyorsa bir gün çıkacaktır karşına. Elini uzatacaktır sana ve bir daha hiç bırakmayacaksındır o eli.”

Ama çok için acır be kardeşim, çok için acır.

Diyemedim tabi ki. Yılların bana öğrettiği ve benim de sonuna kadar inandığım cümleyi söyledim;

“Eğer kısmetin oysa Şam’da bile olsa kavuşursunuz, ama zaten kısmetin değilse zincirlerle bağlansanız bile ayrılırsınız. Allah hayırlı olanı versin, doğru yoldan ayırmasın”

Bilgen,pamukprenses

Hiç yorum yok: