26 Mayıs 2009 Salı

KAÇ PUANSINIZ

Ne kadar ben insanları sınıflandırmam desem de, ilk tanıştığımda muhakkak kafamda bir puan veriyorum. Bu puanlamada ise 100 üzerinden 50 nin altında alanları ise beynim otomatik olarak siliyor.

Kimi insan ise zamanında benden 50 nin altında puan almasına rağmen, zaman geçtikçe, zekası, nezaketi, kibarlığı, düşünceliliği gibi özellikleri ortaya çıktıkça puanı artıyor. Özellikle zeka benden 30 puan aldırıyor.

Ama kimi 100 lükler de oluyor ki, ikinci muhabbetten sonra veya iki espriden sonra önce 70 lere sonra da 50lerin altına iniyor. Zaten 50 nin altına inince de önce telefonumdan, sonra mail listemden, sonra da beynimden siliyorum.

İnsanların özellikleri de aslında hayatıma girecekleri alana ve cinsiyetlerine göre kimi zaman artı kimi zaman eksi oluyor. Mesela, konuşkanlık kadınlarda 10 puan aldırırken, erkeklerde 15 puan düşürüyor ya da çapkınlık dost olarak hayatıma girmiş bir erkek de artık 5 puan verdirirken, hayatıma sevgili olarak giren kişide eksi 20 puan yapıyor.

Şimdi düşünüyorum da, benim de insanların gözünde bir puanım vardır. Ama bendeki özellikler de o kadar zıt kutuplara hitap ediyor ki, mesela birinin hayatına dost olarak gireceksem, kilom (eğer bayan ise sevgilisi veya kocası açısından tehlike oluşturmamam; eğer erkekse kız arkadaşı veya karısı kıskanmayacağı için) artı puan, zekam artı puan, sosyal olmam artı puan, girişkenliğim artı puan aldırarak beni 100 puanlara yaklaştırır. Ancak bana dostluk hanesinde artı puanlar verdiren bu özelliklerim, sevgili sıfatı ile birinin hayatına gireceksem kesinlikle eksi puan olarak algılanır. 100 puan ile başladığım ilk görüşmede kilodan rahat 25 puan kaybederim. 30 puanda zeki olduğum için gider. Zaten otomatik olarak 50 nin altına düştüm işte. Kader, napalım.

Umarım hep 70 in üstünde kalır ve 70 in üstünde insanlarla takılırız.

Bilgen,bunlarıdüşünecekneçokvaktimvarbenim

Hiç yorum yok: