4 Şubat 2009 Çarşamba

Paris Hilton

Biraz önce gazetede önemli şahsiyet, dünyamıza yaptığı değerli işlerle adını derin derin kazımış Paris Hilton hakkındaki habere gözüm ilişti.

Aklıma Paris Hilton’u ilk duyduğum zaman geldi.

Kanlıca’da bir kafede çooook eski bir dostumla, ona geçmişte ayarladığım kız arkadaşı ve kızımızın yeni aşk hayatı hakkında konuşuyorduk. Konu kapandı. İkimizde kahvelerimizden birer yudum aldık ve oturduğumuz kafenin tahta çerçeveli camından dalgalı denize baktık. Birkaç dakika süren sıkıntılı sessizlikten sonra dostum bana,

- Paris Hilton’u biliyor musun? Dedi.
- Adını duydum ama görmedim hiç; dedim ki o zamana kadar hiç Paris’e gitmemiştim.
- Erkek arkadaşı sevişmelerini gizlice kameraya almış ve internette yayınlıyormuş.
- Paris’e mi gitmişler?
- Bilmiyorum.??!!
- Sen nerden duydun?
- Gazetelerde bile haber yaptılar.
- Yuuhh ya, kimmiş erkek arkadaşı?
- Manken miydi neydi?
- Ohaa Yeliz’in erkek arkadaşı manken mi?
- Ne bileyim ben Yeliz’in erkek arkadaşının işini. Hem nerden çıktı bu?
- Ee sen dedin ya Yeliz’in erkek arkadaşı Paris’te , Hilton’da Yeliz ile ikisinin sevişmelerini gizlice çekmiş ve internete vermiş diye. Hem iğrençsin yani, eski kız arkadaşını mı izledin.!!???

Sevgili dostum bana sanki sarışınmışım gibi baktı ve kahvesinden büyük bir yudum aldı.

Ama ne yapabilirim ki, ben erkek değilim veya internette ööleee sitelere bakmıyorum ki, sevgili Paris’i bileyim. Hem ne biçim isim koymak o çocuğuna kardeşim, ne yani biz de Elif’e Güven Sağlık mı diyelim. Allah Allah!!!

Bilgen,hâlâkararsız

Hiç yorum yok: