4 Mayıs 2014 Pazar

Bir Daha Mı? TÖÖVBBEEE

Otogarın önünde Nermin’i öptüm ve O aracıyla devam etti Söğüt’e.
Eskişehir Otogarı’na girdim.
Sağ kolda otobüs firmaları, sol kolda bir süs havuzu ve devasa bekleme salonu.
Firmaların olduğu renkli, ışıklı koridora girdim. Sırtımda çantam, bakışlarım Efetur gibi kentime ait otobüs firmalarının isimlerini arıyor.
Ama yok.
“Ankara Ankara Ankara” diye bağırıyor solda bir adam.
“İzmir İzmir İzmir” diyor öbürü.
İleride ki ise “Bursa Bursa Bursa” diyor
Hepsi kendilerine ait ili 3 kez tekrar ediyor ama kimse “Kocaeli” demiyor. Hatta hiçbir tabelada yazmıyor. Büyükşehir otogarında, sırtında bebesi ile kalakalmış Türkan Şoray gibiydim. Kocamı kan davasında kaybetmiş; oğlumu bu kötü kaderden kurtarmak için köydeki bağı bahçeyi muhtara bırakıp buraya gelmiştim.
Sırtımdaki çanta ağırlaştı, ışıklar yoğunlaştı, bu makus kader iyiden iyiye omuzlarıma çöktü. Duvarın dibine çöküp “oy benim dertli başım, ben nere gidem” diye feryat edip, sessiz sessiz ağlayacakken önümde iki yol belirdi ya gazinocular kralıyla tanışacaktım ve assolist olacaktım yada acentelerden birine yanaşıp Kocaeli otobüsü soracaktım.
Birine yanaştım, sordum. Onlar Ağrı’ya gidiyormuş ki zaten Patnos bana tanıdık gelmişti, ilerideki bir firmayı gösterdi.
Dediği firmaya gittim. Saat 9 da otobüs olduğunu söyledi.( içsesim: off daha 3 saat var; keşke şarkıcı olmayı seçseydin)
-          Tamam bir bilet lütfen, dedim
-          Ama bay yanı, dedi
-          Olsun canım, adam napıcak bana yolda, dedim
-          Sizin için sorun yok da ya bay sizinle oturmak istemezse, dedi
-          Benimle oturmak isteyen bir bay bulun o zaman dedim
-          Ben nasıl bulayım onu hanımefendi, dedi.(içses: bu adam beni bişeyle mi yüzleştiriyor?)
Adam beni 12 deki otobüse ikna etmeye çalıştı ama maymunun gözü açıldı ya, olmaz dedim başka bir firmaya gittim.
Sevimli bir kız oturuyordu bankoda
-Kocaeli’ne bir bilet lütfen, dedim
- 19:30 arabamız var
- Süpper, bir bilet istiyorum.
-Ama yer yoooook, dedi espiri yaptığını sanarak
Gülümsedim.
Derin bir nefes aldım.
-          Ben beceremedim Allah’ım, sana bırakıyorum, dedim.
Gece bitmeden evimdeydim.
Bazen sadece bırakmak gerekiyor.

Bilgen,themelek

Hiç yorum yok: