4 Kasım 2008 Salı

Ey Uyku Gel Al Beni, Ben Hazırım...

Şu birkaç gündür hava ne kadar güzel değil mi?

Ama kış uykusuna yatmaya hazırlanan bedenlerimiz, bu güzel havada, kırlarda koşmak veya aşık olmak yerine, hamakta sallanarak veya pencere açık uyuyarak değerlendiriyor bu günleri.

Oysa mart veya nisan olsa böyle mi olur? İnsanın içinde bir kıpırtı başlar. Hep kalbinde bir şey yapmalıyım hissi ile dolanır durursun. Çünkü vücudun artık kış uykusundan çıkmıştır. Enerji doludur. Atlayasın, hoplayasın gelir. Çocukları alıp dağa kıra götüresin, ya da arkadaşlarla şööle maç yapıp ardından mangal yapasın gelir. Mangaldan sonra biraz kestirirsin ve yine enerji dolu olursun. (Aaa pardon bu anlattıklarım erkekler için geçerli. Biz o sırada mangal sonrası pislikleri temizleyip, bulaşıkları toparlıyor oluyoruz. Ardından bir de çay koymak lazım tabi.)

Ama bugünlerdeki güzel havalar ise ne size maç yapma isteği uyandırıyor ne de kırda koşmak. Sadece uzanmak istiyor insan, huzurlu bir şekilde bir hamakta sallanıp bulutları izlemek ve yavaş yavaş dinlendirici bir uykuya dalmak.

Ey hava, seni kendi ellerimizle mahvedip dengeni şaşırtmış olabiliriz ve sen kendini baharda sanabilirsin ama Yaradan’ın verdiği vücudumuzu daha bozamadığımızdan, o doğal dengesinde ve kış uykusu istiyor. Lütfen bu yalancı sıcaklarla oyalama beni de, huzurlu bir şekilde uyuyayım.

Bilgen,sadeceuyumakistiyorum

Hiç yorum yok: