1 Mart 2010 Pazartesi

Bir Kadın Bir Erkek

Her akşam bir yanımda boncuğum, diğer yanımda kuzum anneannemden yarım yamalak aklımda kalan masallardan birini anlatıyorum.

Masalın daha kahramanlarını anlatmaya başlarken Ahmet uyuyor. Elif ise sürekli sorguluyor, “peki o zaman kız ne yapmış?”, “at neden gitmiş?”, “dev neden öyle söylemiş?”.

Bir konuda Elif’e “hayır yapamazsın” diyorsun. Elif elini beline koyup neden yapması gerektiği ile ilgili sizinle çata çat kavga ediyor. Oysa Ahmet’e “yapamazsın” dediğinde, ne cevap vereceğini bilemeyip elinde ne varsa fırlatıp, etrafta sözü geçireceği ilk kişiye koşuyor ağlayarak.

Elif atlara düşkün. Onların yelelerini tarıyor, tokalar takıyor. Aslında sadece atlar değil bütün hayvanları seviyor. Ahmet ise Elif’in atlarını ya da diğer hayvan figürlü oyuncaklarını alıp merdivenden atıyor ve sonra Elif’e gidip gayet üzgün bir şekilde “düştü” diyor.

Biz Elif’le kavga ediyoruz. Ahmet ise bizi seyrediyor. Ne zaman kavganın ona bulaşacağını anlasa hemen ortadan kayboluyor. Oysa ben ne zaman Ahmet’le kavga etsem Elif hemen gelip Ahmet’in arkasında duruyor.

Elif bebekleri dizip öğretmencilik oynuyor, Ahmet ise ya elini tabanca gibi yapıp bebekleri vuruyor ya da arabaları birbirine vurup “kasa” yaptırıyor.

O an anlıyorsunuz ki kadın ve erkek iki farklı yaratık. Ben onları her ne kadar eşit yetiştirmeye çalışsam da, ne kadar kadın erkek değil de insan olarak uyaran sunsam da, kabul etmeliyim ki Allah bizleri farklı yaratmış. Sanırım doğanın doğallığını kabul etmeliyim. Evet benim gibi bir feministten duyulmayacak bir laf ama maalesef EŞİT DEĞİLİZ.

Bilgen,kabuletartık

Hiç yorum yok: