26 Mart 2010 Cuma

Biber Kızartması

Ne zaman biber kızartmasının o cezp edici kokusu yayılsa bir apartmana birden sekiz yaşıma geri dönüyor ve anneannemlerin apartmanının dönen merdivenlerini çıkıyorum.

Hep bir kızartma kokusu olurdu o apartmanda. Eski bir Üsküdar apartmanının en üst katında otururlardı. Küçücük mutfakları “aydınlık” denilen karanlık bir boşluğa bakardı. Herkes hemen hemen aynı saatte yemek yapardı ve ara sıra o boşluktan bir ses yükselirdi, “Müfidanııımm”. Anneannem adını duyunca başını camdan uzatırdı, “buyur Gülşen”. Tam yemek yaparken ya tuz bitmiştir ya nane.

O sıradaki bütün apartmanların arka bahçeleri vardı. Kuzenlerim ve yan apartmandaki çocuklarla o arka bahçede oynardık akşam ezanına kadar. Arka bahçeleri apartmanların bodrumlarından geçerek gidilirdi ve çocukları bodrumda sıkıştıran sapıkların korkunç hikâyeleri ile bizi doldurduklarından asla tek başımıza geçemezdik bodrumdan.

Yakantop oynardık. Bir insan hep mi vurulur kardeşim!!! Ve hiç mi vuramaz. Nasıl bir yeteneksizlik abidesiyimdir ben?!. Bir de topu havaya atıp birinin adını söylerdin. Top yere düşmeden o kişi tutardı. Tutarsa hemen o da birinin adını söylerdi. Tutamazsa topu yakalayıncaya kadar herkes kaçardı ve sonra topu tutunca kaçanları mı vuruyordu, öllee bir şeyler vardı. Bak şimdi tam hatırlayamadım. Bir de topu tutunca “istop yerliyim” gibi bir şey diyorduk. Ben hiç topu tutamazdım, kaçanları da vuramazdım. Zaten şişkoydum da.

Ee be komşum, sabah sabah biber kokusunu bütün apartmana yaydın ve aldın beni çocukluğuma götürdün. Allah senin cumanı da hayırlı kılsın.

Keyfi bol, kahkahası şen hafta sonunuz olsun.

Hiç yorum yok: