1 Aralık 2014 Pazartesi

Eşşeğin Sağlam Kazıkta Mı?

Hayatıma dönüp baktım da bu akşam, inanmadığım hiçbirşeyi yapmamışım. Öz dediğin şey iyiyi, işe yarayanı, güzeli paylaşmak ister. Biz cahilce buluruz ama başım ağrıyor dediğinde, arkadaşının sana verdiği o küçük mavi hap arkadaşın tarafından kullanılmıştır ve işe yaradığı için sana sunuluyordur. (İstisnai durumlar kaideyi bozmaz)
İnandığım şey içinde kimseyi sıkboğaz etmemişim. Ben yolumda yürümüşüm, isteyen yolunu benimkiyle birleştirmiş.
Mesela boşandıktan sonra beni en çok endişelendiren şey, ben ölürsem çocuklarım ne olacak korkusuydu. Hemen onlara “büyüyen çocuk sigortası” yaptım. Öldüğümde kimse yerimi dolduramaz ama en azından bakacak olan kişiye hem aylık para veriyordu hem de çocuklarımın kumbarasına para atıyordu. Evlatlarım bakan kişiden eziyet görseler bile 18 yaşına geldiklerinde “eeee senle mi uğraşacağım bee” deyip, sigortadan parasını alıp kendilerine bir hayat kurabilirlerdi.
Eski eşimle çocukların masraflarını bölüştük ve o sağ olsun okul taksitleri ve harcamalarını üstlendi. Şeytan dürttü beni gene. Bu adam ölürse çocukların okul taksitleri bana kalacak. Evladımdır, sağ omzum yorulsa sol omzumda taşırım ama önlemini almak varken neden yorulayım ki? Eski eşime “okul poliçesi”nden bahsettim. Eğer adamcağız ölürse, üniversite bitene kadar çocukların tüm okul masrafları karşılanacak.
Benim zaten yaptığım iş gereği mesleki sorumluluk sigortam var. Babama, kuzene de yaptım. Benim şeytan yine dürttü beni; eski eşime de yaptırdım. İş bu, kaza olur bela olur. Hele bir de ölümlü kaza olur, sen suçlusun derler, tazminat ödetirler. Adam malı mülkü tazminata yatırmasın çocuklara bir şey kalsın dedim. ( yaa bir tek eski eş evlenir de malı mülkü yeni eşine yaparsa durumuna karşılık bir sigorta bulamadım. Ama araştırıyorum. En kötü ihtimal her sene adama hayat sigortası yaptırıp mirasçısı olarak çocukları göstereceğim)
Bankadan kredi çektiğim için zaten hayat sigortası yaptım kendime. Ölürüm kalırım, daha kırkım çıkmadan banka dayanmasın anamın babamın kapısına. Kuş gibi uçtu gitti desinler.
Arabamın kaskosu, trafiği zaten var.
Evimin daskı var ki deprem en korktuğumuz felaket. Ayrıca eve konut sigortası da yaptım. Tüm gün evde değiliz, hırsızı var uğursuzu var, doğalgazı patlatabilen, suyu açık unutabilen komşusu var. Ayrıca poliçemin içinde evime gelen misafire evimde bir şey olması halinde hastane masraflarını karşılama maddesi de ekledim. Misafirdir şimdi, ayıp olur. Gelecek benim evimde Ahmet’le boğuşurken bacağını kıracak; ben alıp misafirimi hemen en iyi hastaneye götürüp; taburcu olurken “koy cüzdanını cebine burada senin paran geçmez” diyeceğim. Şanım yürüsün.
Kış geldi, okullarda salgın hastalıklar başladı. Çocukları doktora götürüyorsun. Ssklıyız ama üstüne bir ton para veriyoruz. Oturdum hesapladım, şu kadar götürsem şu kadar öderim, poliçenin de bedeli bu. Tamamdır, dedim ve “tamamlayıcı sağlık poliçesi” yaptım.
İşyerimin zaten yangın poliçesi var. Hırsızlıktı, seldi, suydu, terör olayıydı hepsi var. Ayrıca ülkemde artık insanlar tazminat davalarına uyandıkları için beni çalışanıma, müşterime, hatta müşteri olmayıp bir şey sormak için bile işyerime girip ayağı kayıp düşüp kafasını kırıp bana “yerler ıslak o yüzden düştüm, tazminat ödeyecek bana” diyene bile karşı beni koruyacak maddeler koydum.
Bir insan bir mesleği yaptığında bakacaksın, o mesleğini hayatına nasıl yansıtmış. Sigara içme ölürsün, diyen doktorun cebinde sigara mı var? Finans dergilerinde para tüyoları veren köşe yazarı senin banka hesabın kaç haneli?
Herkes ekmeğin karın doğurduğunu bilir ama bir tek ekmeği yiyenin karnı doyar. Bakacaksın, bu adam ekmeğin faydalarını ve doyuruculuğunu biliyor mu, yoksa ekmeği yiyor mu? Yiyen adama yanaşacaksın, çünkü o nasıl yendiğini biliyor.
Yolunuz açık, enerjiniz yüksek olsun.

Bilgen,sigortacınız

Hiç yorum yok: