5 Kasım 2010 Cuma

Bir Ben Miyim Manyak?

Sabah altı civarıydı. Burnumun ucunda bir soğukluk hissedip, “hayırdır inşallah” deyip, gözlerimi araladım.

Cidden burnuma dayanmış yeşil, soğuk soda şişesi ile irkildim. Uykuya doyamamış gözlerim açılmamak için direnirken, şişenin arkasında Ahmet’i fark ettim.

Bizler 1980’lerdeki korku filmlerini izleyerek büyümüş bir nesil olduğumuzdan, karıncadan (Dev Karıncalar), arıdan (Katil arılar), kuştan (Kuşlar), oyuncak bebekten(Chucky) ve gözünü açınca yatağının dibinde ifadesiz bir suratla duran çocuklardan korkarız. Doğal olarak Ahmet’i fark edince zıpladım. Tabi benim zıplamamı Ahmet uyanmak olarak algıladı ve “Anne, al bu senin” dedi. (Dün gece onları uyuturken soda içmiştim ve şişeyi de odalarında bırakmıştım.)

Bizler maalesef RTÜK’e ve “aman çocuğun psikolojisine dikkat edelim” dönemine yetişemediğimizden, anneanne, babaanne ve muhtelif teyze,hala gurubunun anlattığı biraz dini içerikli korku dolu hikayeler, cadılı masallar ve çocuklara seyrettirilmemesi gereken korku filmleri ile büyüdük. Şuan doğal olarak geçmişin acısı çıkıyor.

Kim ne derse desin, Kuşlar filminde martının kızın elindeki sandviçi almak için kızı gagalamasından sonra hiçbir Allah’ın kulu bana kuşları sevdiremez. Ya da her korku filminde küçük çocuk anne ve babasının yatağına gece vakti gelip, ifadesiz suratı ile kendisine sarılmaya çalışan annesini bıçakladığını seyrettikten sonra, sabaha karşı yanıma gelen Ahmet’e de kuşku ile bakarım.

İşte bu sebepledir ki, psikolojinin, bilinçaltının karşısında saygı ile eğiliyorum.

Cumanız hayırlı, günleriniz korkusuz olsun.

Bilgen, kimnormalki

www.thesutlunuriye.blogspot.com

Hiç yorum yok: