Bana bel fıtığı teşhisi
konulduğundan beri herkes sağ olsun kendi tecrübesinden yola çıkarak bana yol
gösteriyor.
Mesela Meral’im bana enerji seansı
yapıp, sonra da bazı fizik hareketleri gösterdi. Doktor arkadaşlarım ilaçlarımı
kontrol edip dozlarını ayarladılar. Sevgili ortağım beni Orhangazi’nin bir
köyüne götürüp orada belimi çektirdi (ki bu apayrı bir yazı konusu ama “sakın
yazıp da internette rezil etme bizi” dedi diye yazmıyorum.) Çocukların yüzme
hocası olan güzel, zayıf ve alımlı Alev de bana bel fıtığı için yüzmenin ne
kadar iyi geldiğini anlattı. Ben pek Alev’i takmamıştım ne de olsa hem zayıf
hem güzel ama nefestaşım Meral ve Şafak yüzmenin onların bel fıtığına iyi
geldiğini söyleyince Evren’in bana “hareket et” mesajını yüzme olarak
değerlendirdim.
Gittim Sporium’a yazıldım. Alev havuzun
dışında, ben havuzun içindeyim.
-
Şimdi Bilgen Hanım, derin bir nefes alıp
dalıyoruz ve aldığımız nefesi hem ağzımızdan hem burnumuzdan veriyoruz.
Nasıl yaaa!!! Deniyorum olmuyor.
5 yıldır insanlara ağzınızdan alın ağzınızdan verin nefesi deyip durmuşum, demo
yapmışım, seans yapmışım. Olmuyor. Olmuyor. Olmuyor.
Ama oldu.
Sonra sırt yüzdürdü.
Sonra düz yüzdürdü.
Böyle böyle yüzüyorum işte. Yüzmemek
için bahaneler üretiyorum. İş çıkarıyorum, hastalık çıkarıyorum, çocukları
bahane ediyorum. Homurdanıyorum. Söyleniyorum. Ama yine de gidiyorum.
Neden mi?
Çünkü suyun içinde bedenim o
kadar hafif ki!!! O kadar rahat hareket ediyorum ki, sanki et yığınından değil
pamuktan yapılmışım. Zıplayabilirim, koşabilirim, uçabilirim.
Yüzme bittiğinde havuzun merdivenlerinden
bir çıkışım var, aman Allah’ım, sanki birden omuzlarıma 1000 ton koyuyorlar. O kadar
zorlanarak çıkıyorum ki.
Bu süreçleri yaşarken fark ettim
ki; zayıflama sürecimde zihnimde oluşturduğum bir ideal beden vardı ama o
bedenin bana hissettirttiği his yoktu. Bu sabah yüzerken o hissi anladım. Hafif
olmak.
Şimdi biliyorum ki zayıflama
sürecim hızlanacak çünkü artık NE İSTEDİĞİMİ TAM OLARAK BİLİYORUM.
Bilgen,ohaldevarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder