22 Kasım 2014 Cumartesi

Okudum Büyüdüm Ninni

Uzun zamandır gözüme takılıyordu kütüphanem. Bugün hazır evdeyim deyip tüm kitaplarımı indirdim.
Ne çok kitabım var. Dua kitapları, zayıflama kitapları, siyasi kitaplar, şiir kitapları, aşk romanları, tarihi romanlar, felsefe kitapları, seyahat ve yol kitapları ve son yıllarda ise bir sürü kişisel gelişim kitapları.
Ne çok okumuşum. Hayır, okudum da ne oldu? Hala her pilav pişirişimde tane tane olmuyor, hala açma börek ya da baklava yapamıyorum. Karnı acıkmış ve pilav isteyen çocuğa Yunan Mitolojisi mi vereceğim?
Bu İngilizcede böyle benim için. İlkokuldan beri İngilizce çok önemli dediler, İngilizce kurslarına gittim, özel okulda okudum. Hatta işe girerken İngilizcem yeterli olmadı diye babam beni İngiltere’ye bile gönderdi okusun kızım, öğrensin diye. Gittim. Öğrendim.
21 yaşından beri çalışıyorum ve 15 yıllık iş hayatımda sadece 3 kere İngilizce konuştum. İlki Ford’da çalışırken Ken’e eczanenin yerini tarif ettim. İkincisi, bir dönem bakıcı buluyorduk ailelere; o dönem Çinli bir bayana bakıcı verdim, onunla İngilizce konuştum. Üçüncü olarak da geçen dükkâna yabancı uyruklu bir müşteri geldi; onun Dask sigortasıyla, sağlık sigortasını kestim. İşte bu kadar.
Şimdi oturup düşünüyorum da, babam bana harcadığı bu paraları altın yapıp kenara koysaydı adamcağız çok rahat bir dükkân alırdı. Verirdik dükkânı kiraya, ohhhhh gezerdik tozardık.
Şimdi bende var 2 çocuk. Bu gidişle 10 sene sonra 2 dükkan parasını yavrularımın eğitimi için gömmüş olacağız. Okutmasak da biriktirip dükkân mı alsak? Ahmet şimdiden “ben çalışmayacağım” diyor. Elif de Afrika’ya filan gidecekmiş, vahşi hayvanları incelemeye. En azından dükkânın kirasını yollarız ona çocuk rahat rahat gezsin oralarda, araştırma filan yapsın.
Ayyyy bilemedim şimdi, okutsan bir dert, okutmasan bir dert.
Bildiğim tek şey var ev işleri bana göre değil, bak aklımı nasıl karıştırıyor.
Tövbe estağfurullah.

Bilgen,kafagitti

Hiç yorum yok: