15 Eylül 2014 Pazartesi

Değişim Rüzgarları

Geçen hafta nasıl başardım bilmem dizimi sakatladım ve perşembeden pazartesiye kadar, salonumdaki üçlü koltukta yattım.
Eeee can sıkıntısı tabi ne yapmalı ne yapmalı derken gençliğimin sevdiğim dizilerinden Sex and The City dizisinin serisini buldum ve 4 gün boyunca 30 lu yaşlarında Newyork’lu 4 bekar kızın maceralarını seyrettim. Elbiseleri, markaları, aşklarını seyrettim. Seyrettikçe elbiselere, ayakkabılara, incecik vücutlara heveslendim. Hatta dizim iyileşir iyileşmez hemen alışverişe çıktım. Kendime topuklu ayakkabı, son moda takılar, kirpikleri uzun gösteren rimel, teni yumuşacık yapan kremler, cilt bakım ürünleri ve tabiki makyaj malzemeleri aldım.
İlk gün süslendim ofise gittim.
Ofisimizde bir yönetim odamız var ve o odayı sevgili ortağım Bülent ile paylaşıyorum. Bilgisayar ekranından her kafamı kaldırdığımda, onun sevgi dolu yüzünü görüyorum. Tabi sevgi dolu yüzü yanında siyah sakallarını, esmer tenini de unutmamak lazım. (Ama Allah var ofisteki en şık adam o) Artık onun hareketlerini o kadar kanıksadım ki, elimi koltuğun koluna onun attığı gibi atıyorum. Hatta bazen onun sakallarını sıvazlama hareketini yüzüme yapıyorum sıkıldığımda. Benim süslenmiş halimi görünce; “Hayırdır, bir yere mi gidicen?” dedi.
İkinci gün Bülent’in yanında ofisteki kızlara baktım. Makyaj yok, kotun üstüne tshirt giyen bizim ofise çalışmaya gelmiş. Sedef biraz şık ve havalıydı ama çoğunluğun yanında o da sönüktü.
Üçüncü gün bende yine makyajsız, crocslarım ve kotumla işe gittim. Her şey eski haline döndü.
Bir kez daha anladım ki hangi enerji alanında yaşarsan o enerjiye dönüşürsün. Şişmanlarla gezersen şişmanlarsın, zenginlerle gezersen zenginleşirsin, depresif insanlarla gezersen depresyona girersin. Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim hesabı işte.
Hmmmm,o zaman Bülent’e dönüşmemek için ne yapacağım?
Enerji alanımı değiştireceğim.
Yaşasın değişim.

Bilgen,themelek

Hiç yorum yok: