İki gündür
hasta olduğumdan üçlü koltukla aramda güzel bir uyum oluştu. O beni şefkatle
sardı, bende onu asla bırakmayarak sadakatimi gösterdim. Tabi bu ikili aşkımızı
yaşadığımız günlerde sosyalleşmek için biraz facebook gezisi yaptım.
Öyle boş boş dolanırken kendi
profilime baktım. Eski albümlere, etiketlemelere, yorumlara…
Ne ilginçtir ki, bi kocam varmış,
ayrılmışım.
Bir çocuğum varmış, iki olmuş.
Saçım sarıymış, kırmızı olmuş,
sonra kahve olmuş, sonra kızıl olmuş. Uzamış, kısalmış, bukle bukle olmuş, düz
olmuş.
Bir kuzen evlenmiş. Bir kuzen
boşanmış, hatta başkası ile evlenmiş. Aileye yeni eklenenler, aileden ebediyen
çıkanlar olmuş.
Şu resimde taktığım gözlüğün
nerde olduğunu bile bilmiyorum ki ne çok para vermiştim.
Ya bu yüzük, aşkımızla beraber
ölüme kadar parmağımda kalacak sanıyordum.
Resimlerde artık görüşmediğim,
yorumlarda kim olduklarını hatırlayamadıklarım bile var.
Onu bırak, asistanmışım, patronun
kızı olmuşum, kafe açmışım, iş sağlığı ve iş güvenliği hizmeti vermişim, bakıcı
ayarlamışım, sigortacı, nefes koçu olmuşum.
Fiestam varmış, doblo olmuş. Sonra
nemo olmuş. Audi esmiş geçmiş, Kia kalmış.
Zaman akmış, her şey değişmiş. Bir
benim yeşil gözlerim sabit durmuş.
Herhalde buaralar gelecekle
ilgili aklım biraz karıştı ki bu anları yaşadım ve bir kez daha anladım ki,
hayat biz deneyimleyelim ve keyif alalım diye var. Bana her şeyi deneyimleterek
beni kendimden özgürleştiren Yaradan’a binlerce şükürler olsun.
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.
Bilgen,themelek